23 Kasım 2010 Salı

22 Kasım....

Uzun bir bayram tatilinden sonra, ki bu tatilde bol bol kitap okuyup evde dinlenmekten başka neredeyse hiçbir şey yapmadım. O yüzden aslında yazacak çok da bir şeyim de yok.Ama bugün asıl yazma nedenim benim için bu günün çok özel olması.

Bundan yıllar önce 21 Kasım’da Annecim dünyaya gelmiş.Ama asıl hikaye bundan yıllar sonra başlıyor… Kendisine doğum günü hediyesi olarak 22 Kasım’ da çakır gözlü bir doğum günü hediyesine verilmiş ki adı Dilek olur ve kendisi benim ablamdır.Soğuk ve karlı bir Almanya gününde doğmuş olsa da aksine bana göre oldukça sıcak bir insandır, herkes aynı fikirde olmayabilir, bilinir ki Akrep kadını zordur ve oda zor bir Akrep'tir. Oldukça şanslıyım bu konuda sanırım çünkü ablam benim hem annem, hem can yoldaşım, hem arkadaşım, hem sırdaşım,dostum,en yakın arkadaşım kısacası bir çok vasfı onda birleştireceğim hayatımdaki en önemli kişilerden biri.

Evet bazen birbirimize kızsak da, sinir olsak da onsuz bir hayat düşünmesi benim için oldukça zor. Ayrıca insanın arkasını sonsuza kadar yaslayabileceği birine sahip olması çok güven verici. Ne yaparsam yapayım biliyorum ki ablam her zaman arkamda olur. Küssem bile ,normal bir arkadaşımla barışamazken, onunla hiçbir şey olmamış gibi yine her şeyi dost kıvamında konuşabiliyorum.
Bazen onu çok sinir etsem de, ki keza oda beni çok sinir ediyor ( aramızda kalsın burası)  yine de o olmadan sanırım tam olamam. Bugün ki insan olmam üzerinde kesinlikle büyük etkisi var.

Ama hep hatırladığım nedense zor zamanlarımız.İzmir’e ilk geldiğimiz hiçbir yeri bilmediğimiz o iğrenç bekar evimizi, ki ablam bunu okusa bana çok kızar o bir kaç ayı o yaşamamış sayıyor:P
E tabi başkasının sana tuttuğu eve gelirsen ve senin isteklerinden çok uzak olursa hatırlamak istemezsin. Ama ben hep hatırlamasını seviyorum. Sabah yataktan kendimi zorla attığım anları okula zorla gittiğim ama yine gittiğim, alışamadığım ''ama şu an çok sevdiğim'' İzmir’e tutunmak için dostlarıma yazdığım mektupları hatırlıyorum. Sonra o şirin bol ışıklı diğer evimizi hatırlıyorum ablamın heyecanla gelip ''sonunda süper bir ev buldum taşınıyoruz'' dediğinde yüzündeki mutluluğu hatırlıyorum. Çok güzel zamanlarımızı geçirdiğimiz o sıcak 3 katlı apartmanı artık göremesek (yerine dikilen kocaman apartmandan dolayı) de hiç unutmuyorum…
Taşınmalarımızı, zor zamanlarımız da birbirimize hep yardımcı olduğumuz anları her daim olmasa da artık tebessümle anabiliyoruz. Hatta bazı hatıralarda oldukça gülüyoruz garip ama bizi üzen şeyler birer tebessüm olarak kalabiliyormuş…

Yaşarken oldukça zor gelen şeyler sonrasında siliniyor, aslında o zamanlar ne kadar zorken iki kızın yaşaması şimdi oldukça kolay ve bir o kadar da eğlenceli. Ama biz bu zor anları birbirimize güvenerek ve destek olarak atlattık. Hala ablamın kenesi olarak yanında yaşamak bazen zor olsa da sanırım buradan taşındığım zaman oldukça üzüleceğim, çünkü sesler anılar benimle gidecek ama devamı çok sık olmayacak….

Evet az kalsın tatilde bir Bonsai alıyordum ama son anda vazgeçtim, neden mi? Çünkü iyice araştırmak istediğim hangisi bana uygun diye öyle körü körüne almak istemedim. Çünkü benim kadar küçük olsa da benim içime sinen bir şey olmalı…

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder