16 Kasım 2010 Salı

Ufak bi bakış...

İş dönüşü eve giderken, otobüsten sürekli dışarıyı izlemeyi sevmiyorum,arada kitabımdan kafamı kaldırmayı ve eğer görebiliyorsam denizi izlemeyi seviyorum.Hep bilsem de ışıkları her gördüğümde 'içimden' ,''Aman Tanrım ne renkli gece''nidasını atmayı seviyorum.

Kuyruğu kesik bir kedi gördüğümde genelleme yapmayı seviyorum, neden bu kadar çok kedinin kuyruğu kesik ve kim keser bunları diye!..

Karşıyaka’ya girdiğimde Dost Çiçekçiliğin önünden geçerken rengarek çiçekleri ya da sadece yeşil yaprakları görmeyi de seviyorum.Çünkü her seferinde hala alamadığım bonsailere üzülüyorum..

İskeledeki kocaman saati görmeyi sevdiğim gibi bunların hepsini bir bir seviyorum.. Bana ne kadar çok zamanım olduğunu hatırlatıyor, diğer taraftan yapmayı istediğim ne kadar da çok şeyin olduğunu ve bu zamanın ne kadar da az olduğunu...

2 yorum:

  1. zaman aslında bilinmeyen bir konu. yapabileceğin ne varsa erteleme Deryacım:) zor bir şey, kolay değil, ama ufak bir bonsai alarak başlayabilirsin mesela! çok güzel yazmışsın, severek okuyacağım blogunu!

    YanıtlaSil
  2. Saol cnm bayram sonrası sanırım hala adapte olmaya çalışıyorum, geçen gün az kalsın bir Bonsai alıcaktım ama iyice içime sinmeden araştırmadan almak istemiyorum çünkü ilkler her zaman önmelidir ve unutulmaz benimde ilk Bonsaim kendine özgü olmalı:)Araştırmaya devam...
    bende senin blogunu zevkle okuyorum hele hele yoga dan bahsettiğin blogun süper, pilatesten sonra yogaya merak saran bir insan olarak oldukça faydalı:)

    YanıtlaSil